5 Haziran 2008 Perşembe

KADIN ve HAYAT


Kadın, doğumdan itibaren farklı dönemler yaşar ve her dönemde özgün değişimler yaşanır. Bu değişimler fiziksel ve ruhsal boyutlarda gerçekleşir ve her dönemin kendine özgü durumları olduğu gibi bazen de sorunları vardır. Her dönemin süresi ve döneme ait değişimler genetik, hormonal ve çevresel özellikler ile belirlenir.
Bir dönemden diğerine geçişte keskin sınırlar yoktur. Her dönemin sonunda bir sonraki döneme ait hazırlıklar ve kısmı değişimler kendini gösterir ve nihayet sonraki döneme ait özellikler tamamıyle yerleşir. Bu nedenle, dönemler birbiri ile ardışık ve yine birbirleriyle iç içe geçmiş olarak yaşanır.

Kadın hayatı 4 ayrı dönemde incelenebilir:

Çocukluk
Ergenlik
Üreme
Menopoz

Çocukluk Dönemi
Doğumla birlikte başlar. Bu dönemde kadına özgü fiziksel, hormonal ve ruhsal farklılıklar gözlenmez. Bu dönemde kız çocuklar ile erkek çocuklar arası iç ve dış üreme organların dışında belirgin farklılık gözlenmez. Kadınlık hormonları henüz aktif olmadığından bu dönemde her iki cinste ortak olan genel bedensel ve mental (akıl ile ilgili) değişimler ve boyun uzaması dışında bir farklılaşma olmaz.
Çocukluk çağında üreme fonksiyonu tabii ki söz konusu değildir ancak kız çocuklarında üreme organlarına ait çeşitli sorunlar gözlenebilir. Bu sorunlar, çocuk hastalıkları uzmanları, endokrinoloji (hormon bilim) uzmanları ve jinekologların ilgi alanına giren sorunlar olabilir.
Doğumdan hemen sonra öncelikle dış genital organların gelişimsel bozuklukları gözlenebilir. Bu gelişimsel bozukluklar, genetik ve hormonal bazı anormallikler sonucu meydana gelebilir veya gebelikte kullanılan ilaçların sonucu da olabilir. Genetik olarak dişi olan çocukta dış genital organlar erkeğe benzer şekilde gelişebilir veya tersi de söz konusu da olabilir. Hatta bazen erkek ve kız cinsiyetlerinin ayırt edilemediği durumlar da söz konusu olabilir. Bunların bir kısmı çocuğun yaşamını riske atabilir ve erken dönemde tanısının konulup müdahale edilmesi gerekir.
Bazı kız çocuklarında doğumdan sonraki ilk günlerde vajinal bir kanama veya meme dokusunun belirgin büyümesi gibi durumlar söz konusu olabilir. Bu durumların nedeni gebelik sırasında anneden çocuğa geçen hormonlardır ve çoğunlukla endişeye gerek yoktur çünkü hiç bir şey yapmadan kendiliğinden düzelir.
Bu dönemde, kız çocuklarına özgü diğer sorunlar; vajina ve vulvanın (dış genital organlar) enfeksiyonları ve akıntı, nadir görülen çocukluk çağı genital tümörleri, küçük dudakların birbirine yapışması (labial adezyon), genital organlara travmaya uğraması ve vajinada yabancı cisimlerdir. Savunmasız küçük kız çocuklar için çok ciddi ve önemli bir sorun da cinsel tacize uğrama riskidir.

Ergenlik (Puberte) Dönemi
Çocukluk dönemi sonunda kadınlık hormonlarındaki kısmi değişimlerin sonucunda ergenliğe ait belirtiler (ikincil seks karakterleri) görülmeye başlar. Bu değişimlerin başlama yaşı genetik, beslenme ve çevresel etkilerle her çocukta farklı olabilir. Genellikle ilk belirti 9-10 yaşlarında görülen meme dokusunda büyümedir. Daha sonra koltukaltı ve kasık bölgesinde kıllanmada gözlenir. İlk adetin görülmesinden önce 11-12 yaşlarında hızlı bir uzama dönemi başlar ve çocuk birden boy atar. Adetin başlamasından bir süre sonra hızlı büyüme dönemi sona erer ve çocuk daha yavaş olarak uzamaya devam eder. İlk adet ise genellikle meme gelişiminin başlamasından 1,5-2 yıl sonra ortalama 12 yaşında görülür. İkincil seks karakterlerinin görülme sırası ve yaşları genel olarak bu şekildedir ama her çocukta farklı olabilir. Kadın yönünde bedensel, ruhsal ve cinsel olarak farklılaşma ortalama 18 yaşına kadar devam eder. Bu yaştan itibaren kadınsı özellikler açısından genç kızlar olgunlaşmış kabul edilebilir.
Ergenlik belirtilerinin 8 yaşından önce başlaması erken ergenlik (erken puberte) olarak değerlendirilir. Bunların çoğu anormal olmayan nedenlerle olur ve idiyopatik erken ergenlik olarak adlandırılır. Ancak, bir kısım çocukta ergenliğin erken başlamasına neden olabilecek ciddi problemler oluşabileceğinden doktora başvurmakta fayda vardır.
Buna karşın bazı kızlarda da ergenlik belirtileri ve ilk adet gecikebilir. Eğer, ikincil seks karakterleri (meme gelişimi, koltukaltı ve kasık kıllanması) 14 yaşına kadar gelişmemişse gecikmiş ergenlik söz konusudur. İkincil seks karakterleri gelişmiş ama 16 yaşına kadar adet görmemişse amenore (adet olmaması) olarak tanımlanır ve bu durumda da genç kızın doktor tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Ergenlik çağında kızların karşılaştığı en önemli sorunların başında düzensiz adet kanamaları gelir. Hormonal aks henüz tam olarak olgunlaşmadığından düzensiz ve gecikmeli adet kanamaları sıktır. Bunlar çoğunlukla bir süre sonra kendiliğinden düzene girer ancak, uzun süreli kanamalar olması genç kızı kansız bırakacağından mutlaka doktora başvurmakta fayda vardır.
Ergenlik dönemindeki hormonlardaki değişim, fiziksel olarak vücut imajındaki çocuğun alışmakta güçlük çekebileceği değişimler hepimizin bildiği gibi hem erkek hem de kız çocuklarında ergenlik döneminde depresyon, anksiyete, kendini çirkin hissetme ve aşırı hassasiyet gibi bir takım ruhsal problemleri de beraberinde getirir. Genç kız artık ne bir çocuk ne de bir erişkindir ve bu ara dönemde kendini ruhsal olarak zor durumda hissedebilir. Özellikle, ilk adet (menarş) konusunda bilgilendirilmemiş kız çocukları ilk adetle birlikte panik yaşayabilmektedir. Bu dönemde hatta bu dönemin başlamasına yakın dönemlerde çocuk vücudunda oluşacak değişimler hakkında önceden bilgilendirilir ve psikolojik olarak desteklenirse bu dönemin sıkıntılarını çok daha rahat atlatır.



Üreme dönemi (reprodüktif dönem)
Tüm canlıların en önemli ortak dürtülerinden biri de üreme ve çoğalma dürtüsüdür. Bu dönemde artık kadınlığa özgü hormonal, bedensel, ruhsal ve cinsel tüm özelliklerin olgunlaştığı ve üreme özelliğinin kazanıldığı ve sürdürüldüğü zaman dilimidir. Bu dönem, ergenlik çağının sonunda başlar ve genç kızlıktaki adolesans dönemini de kapsar. Adolesans, genç kızlarda ergenlik belirtilerini tamamlamış, yumurtlamaya ve adet görmeye başlamış; ancak henüz cinsel, bedensel ve ruhsal gelişimi tam olarak olgunlaşmamış olduğu 18 yaş öncesi dönemi ifade eder. Bu dönemde, genç kızda üreme fonksiyonu dolayısıyla gebelik olabilir. Adolesan kızlarda gebelik söz konusu da olsa da beraberinde ciddi riskler getireceğinden önerilmez. Bu nedenle, bizim toplumumuzda giderek azalsa da halen yüksek oranlarda devam etmekte olan erken evlenmelerin azaltılması bunun için de genç kız ve erkeklerin ve özellikle ailelerin bilinçlendirilmesi gereklidir.



Menopoz
Kız çocuğunda üreme hücrelerinin yani yumurtaların sayısı doğumdan önce belirlenir. Doğum sonrasında erkeklerde olduğu gibi üreme hücrelerinde sürekli üretim söz konusu değildir. Dolayısıyla, bir süre sonra bu yumurtalar tükenecektir. Kız çocuğunun yumurtalıklarında doğumda yaklaşık 400 bin yumurta vardır. Bunların bir kısmı da ergenlik dönemine kadar kaybolur. Üreme çağı boyunca geri kalanlar da tüketilir ve yumurtalıklardaki rezervler tükendiğinde ise artık kadınlık hormonu olan estrojeni üreten yumurta hücreleri kalmadığı için kadın menopoza girer ve adetten kesilir.
Adetten kesilme dışında estrojenin eksikliğinde bir çok problem ortaya çıkar. Bu problemler kısa ve uzun dönemde ortaya çıkabilir. Kısa dönemde; sıcak basmaları, terlemeler, ruhsal bozukluklar (depresyon, gerginlik, sinirlilik, baş ağrıları, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk vb), cinsel organlarda kuruluk, incelme ve daralma ve buna bağlı ortaya çeşitli sorunlar (enfeksiyona eğilim artması, cinsel ilişkide kuruluk ve ağrı, idrar kaçırma) gözlenir. Uzun dönemde ise kemiklerde erime, kalp hastalıkları riskinde artış, ciltte yaşlanma belirtilerinin hızlanması ve Alzheimer (bunama) hastalığı gibi sorunlar ortaya çıkabilir.

Hiç yorum yok: