5 Haziran 2008 Perşembe

Gebelikte Sık Görülen Şikayetler

Gebeliğin her dönemine özgün şikayetler vardır. Bunlar her ne kadar gebeleri rahatsız etse de çoğu herhangi bir anormal bir duruma işaret etmeksizin sadece gebelikte görülen fizyolojik değişimlerin sonucudur. Ancak, yine de zaman zaman bu tür yakınmaları gidermek veya daha ciddi problemleri ekarte etmek için müdahale etmek gerekebilir.
Gebeliğin erken dönemlerinde ve ilk 3 ayda anne adayının vücudunda birtakım değişiklikler olmaya ve gebeliğe ait ilk yakınmalar ortaya çıkmaya başlar

İkinci trimesterde yani gebeliğin 13-27. haftaları arasında büyüyen gebeliğe ve vücuttaki belirginleşen fizyolojik değişimlere bağlı yakınmalar ortaya çıkar. İlk aylarda görülen bulantı ve kusma, baş ağrısı, halsizlik, uyku hali gibi yakınmalar büyük oranda azalır. Gebeliğe bağlı yükün henüz çok fazla artmaması ve ilk trimesterdeki şikayetlerin azalması sebebiyle esasında gebeliğin en rahat dönemleri sayılabilir. Bu aylarda:
Kasık ağrıları
Kabızlık
Ciltte değişiklikler (gebelik lekeleri, döküntüler, sivilcelenmeler, saç dökülmesi)
Vajinal akıntıda artış
Aşerme ve pika (toprak yeme)
Bacaklarda kramplar
Sırt ağrıları
Kansızlık (anemi) görülebilir.

Gebeliğin son aylarında ise yakınmalar tekrar artmıştır, çünkü büyüyen bebeğin anne vücudundaki yükü belirginleşmiştir. Bu dönemde:
Nefes darlığı, çarpıntı
Halsizlik, yorgunluk
Ağrılar (karın, kasık, sırt ve belde)
Bacak krampları
Mide şikayetleri (yanma, reflü, bulantı)
Kabızlık
Varisler
Ödem
Kasılmalar
Psikolojik sorunlar (gebelik depresyonu)
İdrar şikayetleri (sık çıkma, kaçırma) gibi şikayetler ortaya çıkar.
Bulantı ve kusma
Özellikle ilk trimesterde 4-8 haftada başlar ve 14. haftaya kadar devam eder. Bazen 22. haftaya kadar uzayabilir. Sabahları daha fazladır ama gün boyu sürebilir. Genelde ilk gebeliklerde, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde daha şiddetlidir. Sebebi tam olarak ortaya çıkarılamamıştır. Yüksek hCG düzeyleri suçlanmıştır ancak estrojen düzeylerinin artması, annenin psikolojik sıkıntıları, B6 vitamini eksikliği, gebeliğe bağlı mide-barsak sistemindeki değişiklikler, tiroid bezinin normalden çok çalışması ile ilgili olabilir. Midesinde gebelik öncesinde ülseri olanlarda bulantı ve kusma şikayetleri daha dirençli ve uzun süreli olabilir. Az miktarlarda ve sık aralıklarda yenmesi önerilir. Yemekler sırasında az sıvı almak da iyileşmeye yardımcı olur. Katı, kuru, yağsız ve tuzlu gıdalar önerilir. Amaç, mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır.
Bazen kusmalar çok şiddetli olup dehidratasyona (aşırı su kaybı) neden olabilir (hiperemezis gravidarum). Bu durumda, annenin depoları yıkılmaya başlar ve bunların yıkım ürünleri kanda ve idrarda artar. Eğer, idrar tetkikinde keton çıkıyorsa annenin beslenemediği ve depolarının yıkılmaya başladığı anlamına gelir ki gebenin hastaneye yatırılıp serum tedavisi gerekebilir. Şiddetli kusma olan olgularda öncelikle bu tabloya neden olabilecek üzüm (mol) gebeliği, idrar yolu enfeksiyonları, pankreas iltihabı, safra kesesi ve karaciğer hastalıkları, apandisit, mide-barsak hastalıkları, mide ülseri, tiroid hormon yüksekliği gibi hastalıkların olmadığının gösterilmesi için genel bir fizik muayene ve uygun tetkikler yapılır.
Doktorunuzun önerisi olmadan antiemetik (bulantı giderici ilaçlar) kullanmayınız.
Halsizlik, Uykuya Eğilim, Başağrısı
Erken gebelikte birçok gebe halsizlik ve şiddetli uyku halinden şikayetçidir. Genellikle 4. ayda düzelen bu durum muhtemelen gebelikte artan progesteron hormonuna bağlıdır. Bazı gebelerde özellikle gebeliğin erken döneminden itibaren nedeni bilinmeyen bir şekilde baş ağrıları olabilir. Hormonlardaki değişimler, gebeliğe bağlı diğer dolaşımsal değişiklikler veya psikolojik nedenlerle oluşabileceği düşünülmektedir. Yoğun kahve, çay gibi kafeinli maddeleri tüketenlerde gebelikle birlikte bunların kesilmesi de bir süre baş ağrısına neden olabilir.
Gebeliğin ortalarında genellikle şiddeti azalır veya kaybolur. Baş ağrısı her ne kadar gebelikte beklenebilen bir durum ise de özellikle son 3 aydaki baş ağrılarının dikkate alınması ve hipertansiyonla ilişkili olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir.
Gebelikte görülebilen baş ağrılarının azaltılmasında öncelikle ilaç dışı yaklaşımlar denenebilir. Şakaklara yapılan hafif masaj, gevşeme egzersizleri, yüze ve şakaklara uygulanacak sıcak kompres, hafif egzersizler, sakin bir ortamda yürüyüş gibi tedbirlerle geçmeyen baş ağrıları söz konusu ise o zaman doktorunuzun önermesi koşuluyla bebeğe zararı olmadığı iblinen bazı ağrı kesiciler kullanılabilir.
Psikolojik gerginlik, anksiyete
Özellikle ilk gebelikte anne adayı hayatını etkileyecek bir değişim ile karşı karşıyadır. Buna bağlı gebelik başında adayında bazı psikolojik değişiklikler ortaya çıkabilir. Kişi çok labil (değişken) bir ruh hali gösterebilir. Normalden fazla alıngan, sinirli, gergin veya depresif bir kişilik sergileyebilir. Bu değişimler az da olsa hormonların etkisi ile olabileceği gibi esas olarak anne adayının gebelikle ilgili endişeleri, korkuları sonucudur. Daha çok aile içi sorunlar olduğunda, planlanmamış gebeliklerde veya tam tersi çok istenen ancak kötü sonuçlanmasında korkulan bir gebelikte bu şikayetlerin ortaya çıkma şansı daha fazladır.
Erken gebelik dışında gebeliğin son zamanlarında da doğumla ilgili endişeler, doğum sonrası anne olmanın getirdiği tedirginlikler, kendinden emin olamama ve yetersizlik korkusu, maddi ve manevi birtakım sorunlara bağlı “gebelik depresyonu” gelişebilir.
Bu durumlarda gebenin çevresindeki kişilere de sorumluluk düşer. Mümkün olduğunca anne adayını rahatlatmaya, endişelerini gidermeye çalışmalı ancak yetersiz olunduğunda profesyonel yardım almalıdırlar.
Göğüslerde hassasiyet
Gebeliğin erken dönemlerinden itibaren artan hormonlar (estrojen, progesteron ve prolaktin) göğüslerdeki gerginlik ve hassasiyetin temel nedenidir. Gebede dokunmakla bile ağrı olabilir. Bir süre sonra bu şikayetler kendiliğinden geçecektir.
Vajinal kanama veya lekelenme
Gebelikte beklenen adet tarihi civarında normalden az, lekelenme tarzında bir kanama olabilir. Halk arasında “üste görme” olarak bu durum her zaman gebelikte bir anormal durum olduğunu göstermez. Ancak, her ne şekilde olursa olsun ilk 3 aydaki her türlü vajinal kanama aksi ispat edilene kadar “düşük tehdidi” olarak adlandırılır. Bu nedenle, mutlaka bir doktor tarafından değerlendirilmesi ve gebeliğin sağlıklı olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu durumda, erken ve zamanında başvuru sağlığınız için riskli durumların erken tanısını ve zamanında müdahale edilebilmesini sağlar.
Özellikle, bazı hastalar bu tür kanama durumlarında vajinal muayene korkusu ile doktora başvurmamaktadır. Ancak, gebelikte vajinal muayene bölümünde anlatıldığı gibi gebelik sırasında yapılacak vajinal muayenenin kesinlikle düşüğe sebep olma gibi bir riski yoktur. Düşük tehdidi olgularının bir kısmında düşüğü önlemek mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda olumsuz sonucu muayene yapılmış olmasına bağlı eğilim vardır, çünkü herkes kötü sonuç için bir sebep aramaya çalışır. Hiç kimse, vajinal muayene veya ultrason yapılmış buna rağmen hiç bir sorun olmadan sürdürülmüş bir gebeliğin reklamını yapmaz ama hasbelkader düşükle sonuçlanmışsa çok kolaylıkla suçlu ilan edilebilir. Bilimsel kanıtlar, düşük tehditi durumlarında muayenenin kesinlikle düşüğü agrave etmediğini buna karşın anne için riskli durumların ortaya konmasında yararlı olduğunu göstermektedir.
İdrara sık çıkma ve idrar kaçırma
Gebelikte rahmin büyümesi ile mesaneye baskı yapması mesane kapasitesini azaltır. Bunun yanında gebelikte böbrek fonksiyonlarında değişimler ve idrar yollarında hormonların etkisiyle oluşan bazı değişimler söz konusudur. Bu değişimler sonucu sık idrara çıkma gereksinimi doğar, öksürük ve aksırık da idrar kaçırma olabilir ve ayrıca idrar yolları enfeksiyon riski de artar.
İdrar şikayetleri 2. trimesterde biraz hafiflese de son aylarda bebeğin başının mesaneye basısı sonucu genellikle yeniden artacaktır.
Bu sıkıntıları hafifletmek için; yatmadan birkaç saat önce su içmeyi azaltmanız uyku sırasında rahat etmenizi sağlayabilir. Ancak, gün boyunca sıvı alımını azaltmanız kesinlikle önerilmez. Çünkü bol sıvı almanın daha önce de bahsedilen pek çok olumlu etkisi vardır.
İdrarınızı tutmak önerilmez çünkü, idrar yolları enfeksiyonunu riskini artırır. İdrar yaparken öne doğru eğilmeniz idrar torbanızın tam olarak boşalmasına yardımcı olur. Sık idrara çıkma gebelikte normal kabul edilebilir ancak idrar yaparken yanma ve sızlama ile birlikte kasık ağrısı şikayetiniz de varsa bu durum “idrar yolu enfeksiyonu” na bağlı olabilir, doktorunuza danışınız. Gebelik sırasında asemptomatik, yani bulgu vermeyen, idrar yolları enfeksiyonu da sıktır. Bu nedenle, takipleriniz sırasında hiç bir şikayetiniz olmasa da doktorunuz idrar tetkiki yaptırılmasını önerecektir.
Pityalizm (tükürük salgısının artışı)
Bazı kadınlar da salya artışından yakınırlar. Bulantı-kusmaları olanlarda daha sık görülür. Benzer şekilde 14-16 haftada genellikle kaybolur. Bunun sebebi bazen nişasta alımına bağlı tükürük bezlerinin stimulasyonudur, ancak çoğu kez sebebi bulunamaz. Bulantı-kusmalara yol açan hormonların etkisi sonucu olabileceği öne sürülmüştür. Bunun dışında ağız içinde ya da dişlerde ortaya çıkan problemler, bademcik iltihabı gibi hastalıklar da tükürük üretimini arttırabilir. Tükürüğün rahatsız edecek seviyede fazla olması üretim miktarındaki artışa bağlı olabileceği gibi yutulmasındaki azalmanın bir sonucu da olabilir. Tedavide önerilebilecek bir ilaç yoktur. Ancak, az miktarlarda sık sık yemek ve dişleri fırçalamak faydalı olabilir. Özellikle, tükürüğünü yutamayıp çıkartmak zorunda kalanlarda ciddi sıvı kaybı olabilir. Bu nedenle bol sıvı alımı önerilir.Sert ve aromasız şekerler ile şekersiz sakız yakınmaları azaltabilir. Ayrıca, çeşitli çerezlerden (kabak çekirdeği, beyaz leblebi, ayçekirdeği) fayda görenler de vardır.
Kasık ağrısı
Gebeliğin başlarında kasıklarınızda, kalça ve belinizde ağrı hissi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Rahim büyürken onu tutan bağ dokuları da gerilir. Ağrının sebebi de bu gerilmedir. Rahatsızlık verici olsa da, endişelenmenize gerek yoktur. Ağrılar çok şiddetli ise, spazm gibi periyodik halde geliyorsa doktorunuza başvurunuz. Gevşeme egzersizleri, ılık banyo gibi tedbirler ağrıları hafifletebilir.
Gebeliğin 2. 3 ayında da rahmi yerinde tutan bağlardaki gerilme ağrıları devam eder.
Önceden karın bölgesine uygulanan bir ameliyat geçirmişseniz veya yumurtalık ve tüpleri tutan enfeksiyonlar geçirmişseniz, endometriozis hastalığınız varsa ağrının nedeni buradaki iç yapışıklıkların gerilmesi de olabilir. Bu ağrılar daha çok kronik ve künt dediğimiz tam olarak yeri lokalize edilemeyen ağrılar şeklindedir. Kasık ağrıları bebeğiniz ve sizin için bir tehdit oluşturmasa da, bu şikayetinizin fazla ve uzun süreli olması, spazm şeklinde olması, her zamankinden farklı olması yani karakter değiştirmesi halinde mutlaka doktorunuza bildirin.
Kabızlık
Gebelikte kabızlık (konstipasyon) geçiş zamanının uzaması ve büyüyen uterusun basısı sonucu sık görülür. Hemoroid oluşumu da sıktır. Gebelik öncesi barsak alışkanlıkları normal olan gebeler yeterli miktarda sıvı alarak, diyetinde posalı yiyecekler alarak ve egzersizle konstipasyonu önleyebilir.
Bol sıvı yanında posalı (lifli) gıdaların da tüketilmesi gebelikte sık görülen kabızlık şikayetlerini azaltır. Lifli gıdalar kepekli ekmek, yulaf ezmesi, barbunya, kepekli makarnalar, kayısı, kuru üzüm, bezelye, pırasa, esmer pirinç, ahududu ve kuruyemişte bol miktarda vardır. Ayrıca bolca kayısı, erik, incir kompostoları ve doğal meyve suları da içebilirsiniz. Sabah kahvaltısından önce aç karınla bir bardak ılık su içiniz. Tüm bunlara ek olarak yaptığınız egzersizi artırmanız da bu probleminizin azalmasına yardımcı olabilir. Özellikle açık havada yapılan bir saatlik yürüyüşler kendinizin ve gebeliğinizin sağlığı açısından önemlidir.
Gerektiğinde doktorunuzun vereceği ilaçlar kullanılabilir. Ancak, her türlü ilaçta olduğu gibi doktora danışmadan herhangi bir kabızlık ilacı kullanmayınız.
Cilt değişiklikleri
Gebelik sırasında cildinizde gebelik için bazı tipik değişiklikler olur. Örneğin, vücuttaki bazı bölgelerde cilt kahverengileşerek kararabilir. Bu durum yüzde olduğunda gebelik maskesi (kloazma) adı verilir. Göbek altında kasığa kadar uzanan koyu renk bir çizgi oluşur (linea nigra). Ayrıca; göğüs uçları, karın ve kasıkta da ciltte koyulaşma görülebilir. Ciltteki bu koyulaşmaların gerçek nedeni belli olmamakla beraber, gebelikte salgısı artan estrojen hormonuna ve ciltte pigmentasyonu artıran melatonin hormonuna bağlı olduğu düşünülmektedir. Bazı kadınlarda bu tür cilt değişiklikleri doğum kontrol hapı kullanırken de ortaya çıkabilir. Direkt güneş ışığına veya diğer ultraviyole ışıklara maruz kalmakla daha da artabilir. Bu nedenle, gebelik sırasında güneşlenirken özellikle yüzünüz yüksek koruyucu faktörlü kremleri kullanmakta yarar vardır.
Gebelik sırasında görülebilecek diğer cilt değişiklikleri el ayası ve ayak tabanlarında kızarıklıklar (palmar eritem), vücutta bazı kaşıntılı ve döküntülü sivilce benzeri lezyonlardır . Ayrıca, kılcal damarların genişlemesine bağlı kırmızı ben şeklinde lezyonlar (hamartom) veya örümceğe benzer damar genişlemeleri (spider nevus) de görülebilir. Normalden fazla tüylenme, saç dökülmesi, tırnaklar da kırılma gibi gebelik döneminde görülebilir.
Gebelikte görülen bu tür değişikliklerin çoğu doğum sonrası kaybolur. Cilt kararmaları doğumdan sonra bir miktar azalsa da soluk bir şekilde kalıcı da olabilir. Rahatsızlık boyutunda olması durumunda dermatologlar tarafından tedavi edilebilmektedir.
Karın çatlakları (striae gravidarum) ise gebelikte görülen cilt değişikliklerinin en sık görüleni ve kalıcı olduğu için en rahatsızlık verenidir. Çoğu kadın bunu anneliğin bir işareti olduğunu düşünerek rahatsızlık duymaz. Tüm gebelerin %70’inde görülür. Mekanik gerilmeye ve hormonal nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Benzer çatlaklar gebe olmayanlarda da ani kilo değişimleri sonucunda görülebilir. Gebe kadınların en sık sorduğu soruların başında bu çatlakların önlenmesi gelir. Piyasada bir çok kozmetik ürün çatlakları önlediği veya azalttığı iddiasıyla sunulmaktadır. Ancak, çoğu zaman bunları önlemek mümkün olmaz. Ailede (anne veya kız kardeşinde) olanlarda daha sık görülmektedir. Bol sıvı alımının faydalı olabileceği düşünülmektedir. Nemlendirici kremlerin de faydası az da olsa olabilir. Piyasaya yeni sunulan bir kremin 2. trimester başından itibaren kullanılmaya başlaması ile gebelik çatlakları oluşumunun %90 azaldığı öne sürülmektedir, ancak yeni olduğu için faydası konusunda bugün itibarıyle yeterli deneyimimiz yoktur.
Akıntı
Gebelerde fizyolojik akıntı artar. Estrojen artışına bağlı rahim boynu salgı bezlerinin salgısının artmasına bağlıdır. Enfeksiyöz nedenler ekarte edilmelidir. Gebeliğin fizyolojik akıntısı renksiz ve kokusuzdur. Eğer, akıntınız kötü kokulu ise, sarı iltihabi renkte ise, beyaz süt kesiği gibi ise ve beraberinde kaşıntı yanma gibi şikayetler de varsa enfeksiyon olabilir. Gebelik sırasında sık görülen şikayetlerden biri de tekrarlayıcı vajinal mantar (candida) enfeksiyonlarıdır. Gebelikte vajinanın asiditesi ve glikojen miktarındaki değişimlere bağlı olarak mantar enfeksiyonlarına uygun bir zemin oluşur. Enfeksiyonlar, erken doğum riskini artırabileceğinden tedavi edilmelerinde fayda vardır. Gebeliğin 2. yarısında aniden fazla miktarda olan su gibi akıntılar zarların erken açılmasına bağlı olabilir. Böyle bir durum süz konusu olduğunda mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir.
Aşerme ve Pika
Gebelikte turşu, limon, muz, karpuz, soğan gibi bir takım yiyeceklere karşı aşırı istek doğması aşerme olarak bilinir. Sebebi bilinmemektedir. Genellikle bunların normal miktarlarda tüketiminde sakınca yoktur ancak, örneğin tuzlu bir turşunun aşırı miktarlarda yenmesi aşırı sıvı tutulumuna yol açabileceğinden makul ölçülerde yenmelidir.
Bir de gebelikte değişik gıdalara ve buz (pagofaji), nişasta (amilofaji) ve toprak (geofaji) gibi gıda olmayan maddelere istek olabilir. Buna pika denir. Sebebi bilinmemekle birlikte şiddetli demir eksikliğine bağlı olabilir.
Bacaklarda Kramplar
Gebelikte bacaklardaki kramplar fazla rahatsız edici değilse normal kabul edilebilir. Kramplar genelde 3. aydan sonra ve geceleri daha sık görülür. Çok sık olursa kalsiyum alımınızı gözden geçirin ve durumu doktorunuzla tartışın. Krampların tedavisinde kalsiyum ve bazen de magnezyum desteği yapılması faydalı olabilir.
Bacak kramplarının kesin nedeni belli olmamakla beraber kalsiyum ve magnezyum azlığı genel olarak suçlanmaktadır. Gerçekten de bazı hastalarda kalsiyum ya da magnezyum desteği verildiğinde şikayetlerde azalma olabilmektedir.
Kalça kaslarınızı gerici egzersizler krampların azalmasında yararlı olabilir.. Uzun süre oturmaktan veya uzun süre yürümekten kaçınmak gerekir. Aniden kramp girerse, dizinizi gererek ayağınızı hafifçe yukarı kaldırın. O bölgeye masaj, sıcak uygulamalar rahatlatıcı olabilir.
Sırt Ağrısı
Gebelerde özellikle gebelik haftasının ilerlemesiyle gözlenebilir. Önceden olması ve obesite riski artırır. Gebelik sırasında kalça bölgenizdeki kemiklerin arasındaki eklemlerde doğuma hazırlık olarak gevşeme olur. Ayrıca, rahminizin ağırlığı artar ve ağırlık merkezinin yeri değişir. Bunun sonucunda beldeki normalde olan çukurluk (lordoz) artar. Normal pozisyondaki bu değişiklik gebelikte bel ve sırt ağrılarına neden olur.
Gebelere eğilmeden kaçınmaları ve yerden bir şey alırken çömelmeleri önerilmektedir. Ayrıca bel ve sırt sağlığını olumsuz etkileyen topuklu ayakkabı giymekten kaçınmak ortopedik ayakkabıları tercih etmek gerekir. Karın bölgenizdeki kasları çalıştırmak için yapılan egzersizler bel ve sırt ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.
Şiddetli sırt ağrısı varlığında ortopedik konsültasyon yapılmalıdır. Gebeliğe bağlı osteoporoz da şiddetli kalça ve bel ağrısı yapabilir.
Nefes darlığı, Çarpıntı
Son aylarda artık iyice büyüyen rahim soluk alıp vermeyi sağlayan kas olan diyafram kasını sıkıştırır ve bu kasın hareketi için kısıtlı bir alan kalır. Gebelerde toplam akciğer kapasitesi azalır. Soluk alıp vermede güçlük, egzersiz toleransında azalma gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Düz yatmaktan kaçınmak, oturur ya da yarı oturur pozisyonda 2-3 yastıkla uyumak uyku sırasındaki nefes darlığını azaltabilir.
Gebelerde normal kalp hızında bir artış görülür. Bazı gebeler bunu rahatsızlık boyutunda çarpıntı olarak hissedebilirler.
Kansızlık (anemi)
Bebeğin gebelik sırasında artan gereksinimleri, kan hacminizdeki %50 artış ve doğum sırasında kanama ile kaybedilecek kan nedeniyle vücudunuzun demir gereksinimini artar. Gebelik öncesinde günlük elementer demir ihtiyacınız 15 mg iken gebelikte bunun 2 katına (30 mg) gerek vardır. Besinlerle alınan demir yeterli gelmeyeceğinden dolayı ilave demir haplarını her gebenin mutlaka kullanması gerekir. Önceden anemik olanlarda, çoğul gebeliklerde ilave edilmesi gereken 60-100 mg’dır. Ayrıca demirden zengin gıdaların tüketilmesinde fayda vardır. Pekmez, kuru üzüm, kuru baklagiller, karaciğer, dalak, yürek, kırmızı etler, pekmez, yumurta gibi gıdalar demir açısından zengindir. Gebelerde anemi; yorgunluk, güçsüzlük, çarpıntı, üşüme, nefes darlığı, baş dönmesi ve vücut direncinin azalması gibi sıkıntılara neden olabilir.
Mide şikayetleri (yanma, reflü)
Mide yanmasının en sık sebebi, “reflü” olarak bilinen mide içeriğinin yemek borusuna doğru geri kaçmasıdır. Bunun sonucunda mide asitleri yemek borusunu tahriş eder ve özellikle göğüs bölgesine doğru vuran yanma şikayetleri olur. Gebelikte reflü’nün normalden daha sık olarak karşımıza çıkmasının bir kaç ayrı nedeni vardır. En önemli neden büyüyen uterusun (rahmin) mideyi yukarıya itmesidir. Diğer bir neden, sindirim sisteminin çalışması hormonların (özellikle progesteron hormonu) etkisi altında yavaşlaması sonucunda yemek borusunda dalga şeklinde hareketlerle ilerleyen yiyeceklerin gidişi gebelik sırasında yavaşlamaktadır. Midenizin boşalması gecikmekte ve yiyecekler sindirim sisteminden daha yavaş boşalmaktadır. Bunun sonucunda hazımsızlık, şişkinlik ve bulantı hissi gibi şikayetler de görülebilecektir. Ayrıca mide ile yemek borusu arasındaki büzücü kas yine gebelikte artan progesteron hormonu etkisiyle gevşemekte ve mide asid içeriği yemek borusuna geçerek göğüste yanma şikayetine yol açabilmektedir.
bölümünde anlatıldığı gibi az az sık sık yemek reflü’yü dolayısıyla yanma, bulantı gibi şikayetleri azaltacaktır. Fazla asitli gıdalar ile aşırı acılı, ekşili, baharatlı, yağlı gıdalardan uzak durmanızı öneririz. Fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan sakının.
Kızartma türü gıdalar yerine haşlama türü gıdaları tercih edin. Ayrıca mide yanmanızı artıran ani öne eğilmeler gibi hareket ve pozisyonlardan kaçının. Geceleri yatarken başınızın altına bir yastık daha koyup başınızı biraz daha yükseltebilirsiniz.
Bu tedbirlere rağmen mide yanmanız devam ediyorsa ise doktorunuz size bir takım antiasid ilaçlar verebilir, fakat doktorunuza danışmadan ilaç kullanmayınız.
Varisler ve hemoroid (basur)
Eğilimi olan kişilerde gebelik, uzun süre ayakta kalma ve ilerleyen yaşla bacaklarda ve genital bölgede varisler oluşabilir. Varisin oluşmasına sebep büyüyen rahmin bacaklardan gelen toplardamarlara bası yapması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle toplardamarlarda genişlemelerin oluşmasıdır. Gebelik ilerledikçe belirginleşir. Tedavi daha çok periyodik dinlenme, ayakların kaldırılması ve elastik çoraplarla sağlanır. Yürüyüş ve akşamları 15-20 dakika süreyle bacakları hafif soğuk suda dinlendirme de şikayetlerin giderilmesinde yararlı olacaktır. Cerrahi düzeltme gebelikte önerilmez, ancak semptomlar çok şiddetli ise düşünülebilir. Vulvadaki varisler için lastik köpük pedlerle askıya alma işlemi yapılabilir.
Hemoroid oluşumu da rektum (son barsak) toplar damarlarında basıncın artması ve toplar damarlardan dönüşün uterus tarafından engellenmesi ile gebelikte agrave olur. Ayrıca gebelikteki hormonlar, kabızlık ve kilo artışı da sebepler arasındadır. Aslında bir çeşit varistir. En sık yakınmalar makadda ağrı, kanama, kaşıntı ve akıntıdır. Ilık oturma banyoları ve dışkıyı yumuşatıcı tedbirler ile şikayetler azaltılabilir. Uzun süre ayakta durmaktan, sert sandalyelerde uzun süre oturmaktan sakınmak gerekebilir. Bu önlemlere rağmen şikayetleriniz geçmezse doktorunuz size kabızlık önleyici tedavi veya makad bölgesine topikal anestetik etkisi olan lokal krem, fitil tedavisi uygulanabilir.
Yanma (gastik reflü)
Uterusun itmesine ve yemek borusu alt ucunu kapatıcı kasların gevşemesine bağlıdır. Sık ve az yeme önerilmeli, katlanma veya düz yatmadan kaçınmalıdır. Antasidler verilebilir.
Ödem
Gebelerde ödem, sık rastlanılan bir durumdur. Gebeliğin normal sürecinde görülebildiği gibi bazen anormal durumlara da işaret edebilir. Büyüyen rahmin bacaklardan dönen kan üzerine bası yapması sonucunda gebeliğin özellikle son dönemlerinde görülen ödemler genelde ciddi bir sorun oluşturmaz. Doktorunuz takipleri sırasında ödemi de takip edecek ve normal olup olmadığını değerlendirecektir. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde belirginleşen ödemleri azaltmak için uzun süreli hareketsiz bir şekilde ayakta kalmamak, tuz tüketiminde aşırıya kaçmamak ve dinlenirken ayakların altına bir yastık koyup yükseltilmek önerilmektedir. Bacaktaki ödemlere el ve yüzlerdeki şişliklerin de eklenmesi preeklampsinin (gebelik hipertansiyonu) bir işareti olabilir. Bu durumda mutlaka doktorunuza başvurmanız gerekir.
Kasılmalar
Rahimde kasılmalar aslında gebeliğin 2. trimesterden itibaren görülmeye başlar. Başlangıçta çok hafif ve gebenin hissedemeyeceği şiddette olan bu kasılmalar gebelik miyada yaklaştıkça hissedilebilir şiddete ulaşır. Tıbbi literatürde “Braxton-Hicks” kasılmaları, halk arasında “yalancı kasılmalar” olarak bilinen bu kasılmaların normal doğum sırasındaki kasılmalardan farkı düzensiz olması ve hafif olmasıdır. Düzenli ve giderek araları azalan ve şiddeti artan şekilde olmadığı sürece bu kasılmaları çok ciddiye almamak gerekir. İstirahat, ılık banyo ve bol sıvı alımı çoğu zaman iyi gelir. Ancak kasılmaların sıklığı ve şiddeti giderek artıyor ise ya da her zamanki hafif kontraksiyonlardan farklılık gösteriyor ise doktorunuzla temasa geçmeniz gerekebilir.

Hiç yorum yok: